İNMEMİŞ TESTİS (Kriptorşidizm)
İnmemiş testis, erkek çocuklarda en sık görülen genital bozukluk olup 100 doğumdan birinde görülmektedir. Erken doğan veya düşük doğum ağırlıklı bebeklerde bu oran artmaktadır. Tanısı en doğru olarak fizik muayene ile koyulmaktadır.
İnmemiş testis, hem ileride çocuk sahibi olmada problemlere yol açabilmekte hem de uygun zamanda tedavi edilmediği takdirde testis kanseri riskini arttırabilmektedir. Bunların haricinde bu çocuklarda fıtık, testis torsiyonu (testisin etrafında dolanması) gibi durumlar daha sık görülebilmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı bu çocukların uzman bir ürolog tarafından değerlendirilmeleri önem arz etmektedir.
İnmemiş testis cerrahisi için en uygun zaman aralığı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Genel olarak kasık kanalı içerisine doğru tespit edilen inmemiş testis, çok farklı yerlerde hatta karın içinde de bulunabilmektedir. Bu nedenle gerekirse tanı amaçlı laparoskopi yapılmalıdır. Ancak olguların çoğunda kasık bölgesine yapılan 1-2 cm.lik bir kesi ile inmemiş testis cerrahisi yapılmaktadır.
Utangaç testis (retraktil testis) olarak bilinen durum ise inmemiş testise benzer bir durumdur. Testisin muayene esnasında veya kendiliğinden aşağıda yumurtalık kesesine (skrotum) indirildiği fakat tekrar kasık kanalına doğru yukarı kaçtığı durumları ifade eder. Ameliyat gerektirmeyen bu durumun belli aralıklarla yıllık takip edilmesi önerilmektedir.
HİPOSPADİAS
Hipospadias (peygamber sünneti), idrar deliğinin peniste normalde olması gereken yerin daha alt kısmında olması durumudur. Bu hastalarda penisin ön tarafında sünnet derisi tam olarak gelişmemektedir, halk arasında “peygamber sünneti” olarak tanımlanmasının sebebi de budur.
Sebebi Nedir?
Doğuştan sünnetli ya da peygamber sünnetli gibi masum ifadelerle tanımlanan bu durum aslında ancak ameliyatla düzeltilebilen ciddi bir gelişim bozukluğudur. Neden oluştuğu tam olarak bilinmese de bazı hormonal ve genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Yaklaşık olarak 300 doğumdan 1’de görülmektedir. Son 25 yıldır görülme sıklığı artan bu bozukluğun düşük doğum ağırlığı olan çocuklarda ve çeşitli hormon içeren kirleticilere maruz kalanlarda daha sık izlenmektedir. Hipospadiaslı kişilerin %7’nin aile bireylerinde hipospadias görülmesi genetik yatkınlığın bir göstergesidir. Yine hipospadias olgularının %10’unda inmemiş testis, %9-15’inde kasık fıtığı izlenmektedir.
Tedavisi
Hipospadiasın tedavisi cerrahidir. Ameliyat her yaşta yapılabilse de en uygun zaman aralığı 6 ay – 1.5 yaş arası dönem kabul edilmektedir.
Kozmetik ve fonksiyonel açıdan normal bir penis elde etmek amacıyla tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu hastaların tedavi edilmezse yaşayabileceği sorunlar;
- Kozmetik açıdan problemler,
- İdrar deliği aşağı yerleşimli olduğu için ayakta idrar yapmakta güçlük,
- Eşlik edebilen idrar kanal darlığı varsa işeme güçlükleri hatta ileri vakalarda böbrek yetmezliğine gidebilen süreç,
- İdrar deliği çok aşağıda yerleşmiş ise ya da eşlik eden inmemiş testis ve cinsel gelişim bozuklukları varsa kısırlık (infertilite),
- Ereksiyon halinde peniste aşağı doğru eğrilik (kordi) görülebilmekte, bu eğrilik cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Bu konuda tanımlanmış birçok ameliyat tekniği söz konusudur. En sık kullanılan ameliyat teknikleri bir sonda üzerinden idrar yolunun tüp haline getirilmesi ve penisin ucuna kadar taşınması esasına dayanmaktadır. Bu ameliyat tekniklerinde sünnet derisi kullanılmakta olup, bu çocukların sünnet edilmemesi oldukça önemlidir.
HİDROSEL / SU FITIĞI
Hidrosel testisi saran iki zar arasında sıvı toplanmasına verilen isimdir. İki tipi vardır:
- Kominikan tipte testisi saran zarın karın boşluğundaki zarla olan ilişkisi devam etmektedir. Karın içerisinde bulunan sıvı bu açıklıktan testis etrafına dolmakta ve hidrosel veya halk arasında su fıtığı adı verilen durum oluşmaktadır. Eğer bu açıklık büyükse karın içi organlarda buradan içeri doğru sarkarak fıtık oluşmaktadır.
- Non-kominikan hidrosel ise genellikle daha ileri yaşlarda oluşur ve oluşan şişliğin karın zarı ile bir ilişkisi yoktur.
Belirtileri
Hidroselin genellikle tek belirtisi ağrısız şişliktir. Kominikan tipte görülen şişlik genellikle sabahları kaybolup günün ilerleyen saatlerinde artar. Özellikle ağlamak, ıkınmak gibi karın içi basıncı arttıran durumlarda daha da belirginleşen bu şişlik fıtıkla birlikte de görülebilir. Translüminasyon denen ve bir ışıkla skrotal içeriğin incelendiği yöntemle içeride fıtık içeriği olup olmadığı anlaşılabilir. Gerekirse bu amaçla ultarasonografi yapılabilir.
Tedavi
Hidroselin tedavisi cerrahidir ancak ilk 12 ay kendiliğinden düzelme olasılığı yüksek olduğu için 1 yıl beklenmesi önerilir. Eğer olaya fıtık veya bir testis patolojisi eşlik ediyorsa erken cerrahi yapılabilir.
ENÜREZİS NOKTÜRNA / GECE ALT ISLATMA
Çocuklarda gece altını ıslatma (enürezis nokturna) çok sık görülen bir durumdur. Kabaca 5 yaşındaki 100 çocuktan 15’inde görülmektedir. Ülkemizde tahminen bir milyon çocuğun altını ıslattığı düşünülmektedir. Yaş arttıkça görülme sıklığı azalsa da ileri yaşlarda da gece altını ıslatma izlenebilir. Bu alt ıslatma durumu tek bir semptom olabildiği gibi beraberinde gündüz idrar şikayetleri de görülebilmektedir. Bunun ayrımını yapmak tedavinin doğru uygulanması açısından önemlidir.
Temel olarak üç durum gece altını ıslatmaya etki eder. Bunlar gece idrar üretiminin fazla olması, gece idrar kesesinin (mesane) aşırı kasılması ve uyanma bozukluğu olarak sıralanabilir. Genellikle bu durumlar bir arada da olup gece idrar kaçırmaya zemin hazırlarlar. Gece altını ıslatma genetik olarak da ilişkilendirilmiştir. Yani küçükken annede, babada veya kardeşlerde bu durumun görülmesi, olasılığı arttırmaktadır.
5 yaşından sonra bu durumun devam etmesi halinde çocuklarda bazı psikolojik ve sosyolojik problemlere yol açabildiğinden tedavi edilmeleri önerilmektedir. Tedavide çok farklı yöntemler olup, doktor tarafından her çocuğun kendi alışkanlıkları tespit edilerek, ona uygun tedavi verilmesi en doğru yaklaşımdır. Tedavinin başarılı sonuçlanması için aile, çocuk ve doktor arasında iyi bir iletişim olmalı ve herkesin bu noktada istekli olması önemlidir.
Sonuç olarak gece yatak ıslatma, çocukların ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durum olup ailelerin çocuk ürolojisi ile ilgilenen bir uzmana başvurmaları önerilir.
SÜNNET
Sünnet (sirkümsizyon), penis uç kısmını saran deri parçasının (prepisyum) kesilerek çıkarılması işlemidir. Genel hijyen açısından çok sayıda faydası olan sünnet uygun olmayan koşullarda ve deneyimsiz kişilerce yapıldığında ise kanama, enfeksiyon ve peniste kalıcı hasar gelişimi gibi riskler taşımaktadır.
Sünnetin faydaları nelerdir?
- İdrar yolu enfeksiyonu gelişme riskini düşürmektedir.
- HIV, HPV, herpes, gonore gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşma riskini azaltmaktadır.
- Erkeklerde penis kanseri, eşlerinde ise rahim ağzı (serviks) kanseri gelişme riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Sünnet için en uygun yaş aralığı nedir?
Sünnet her yaşta uygulanabilecek bir işlem olmakla birlikte, psikolojik travma ve enfeksiyon gelişme riskinin en aza indirilebilmesi açısından en uygun dönem ilk 2 yaş olarak olarak ifade edilebilir. Özellikle yenidoğan döneminin sünnet açısından en uygun zaman aralığı olduğu bilimsel çalışmalarda ortaya konulmuştur.
Çocuklarda 2-6 yaş arası cinsel kimlik farkındalığının başladığı dönem (fallik dönem) olup, bu yaş aralığında uygun olmayan şartlarda sünnet yapıldığı takdirde erişkin yaşamında bazı psikolojik olumsuzluklar görülebilmektedir. Bu yaş aralığında sünnet yapılması gerekiyorsa lokal anestezi tecih edilmemesinde fayda vardır.
Lokal anestezi mi yoksa genel anestezi mi tercih edilmelidir?
Doğum sonrası ilk 3 ay bebekler hareketsiz oldukları için lokal anestezi ile sünnet rahatlıkla yapılabilmektedir. Daha büyük çocuklarda da uygun ağrı kontrolü sağlanılarak lokal anestezi altında sünnet yapılabilir. Ancak çocuğun cerrahi travmayı yaşamadan daha konforlu olarak bu süreci geçirmesi açısından sedasyon veya genal anestezi altında yapılması tercih edilmektedir. Özellikle 2-6 yaş arası cinsel kimlik kazanım dönemi olduğundan bu yaş grubunda lokal anestezi altında işlem yapılması tavsiye edilmemektedir.
Hangi teknikle, hangi koşullarda yapılmalıdır?
Sünnet tekniği konusunda birçok yöntem tanımlanmıştır. Bunların tümünde temel prensip penis derisi ve mukozasının uygun uzunlukta kesilerek birbirine tutturulmasına dayanmaktadır. Hangi teknikle yapılırsa yapılsın mutlaka temel prensiplere uyulmalıdır, aksi takdirde kanama, enfeksiyon, peniste kalıcı hasar gelişimi, hatta hayatı tehdit edecek durumlar oluşabilmektedir.
Peki bu temel prensipler nelerdir?
- Sünnet mutlaka konusunda deneyimli uzman hekimlerce yapılmalıdır
- Çocuğun penisine uygun en doğru teknik seçilmeli, bilimsel dayanağı olmayan yöntemlerle sünnet yapılmamalıdır.
- Ameliyathane ortamında temel cerrahi prensiplere uyularak gerçekleştirilmelidir. Sünnet yapılan ortam ve malzemeler steril olmalıdır.
- Mutlaka iyi bir kanama kontrolü yapılmalıdır. Düzgün bir kanama kontrolü sonrası sargı gerekmemektedir.
- Penis derisi ve mukozası uygun uzunlukta kesilmeli, estetik açıdan gerekli özen gösterilmelidir.
- Uygun anestezi ve ağrı kesiciler uygulanmalı, bu sayede çocuğun bu süreci en az travma ile atlatması sağlanmalıdır.